İkisi de aynı şey değil mi diyen sesinizi duyar gibiyim. Siz de haklısınız, herşeyin müthiş hızlandığı bir dönemde kelimeler de bundan nasibine düşeni alıyor ve sırf aynı şeyi çağrıştırdığı düşünülerek, kolaylık olsun diye eş anlamlı kullanılabiliyorlar. İşte mazeret ve bahane kelimeleri de birbirinin yerine kullanılan ama özünde aynı olmayan durumları anlatan iki kelime olarak önümüze çıkıyor. Mazeret demek elimizde olmayan sebeplerden dolayı, istem dışı olarak bir şeyi yapamadığımız bir durumu ifade ettiğimiz ve çoğu kez anlayışla karşılanan bir bilgidir. Bahane ise yapmak istemediğimiz, bir işten kaçınmak için ileriye sürdüğümüz ve genellikle gerçek olmayan bir nedendir. Örneğin canım bir arkadaşımla buluşmak istemiyordur, dolayısıyla bahane olarak başımın ağrıdığını uydurur, buluşmayı iptal ederim. Ancak gerçekten başım ağrıyor ve buluşmaya gidemiyorsam, başımın ağrıdığını mazeret olarak bildirir ve buluşmayı iptal ederim.
Görüldüğü üzere bahane aslında temelde yalan üzerine kuruludur, mazeret ise doğruyu konuşur. Eğri oturalım doğru konuşalım, hepimizin zaman zaman bahaneye başvurduğu durumlar olmuştur ve olacaktır da, bu öyle yadırganacak, küçümsenecek bir şey değil. Burada mühim olan kişinin bahaneye başvurduğunun farkında olması ve bahaneyle mazereti birbirine karıştırmaması. Eğer bizler bahanelerimizi birer mazeret olarak algılamaya başlarsak, esas olandan kopar, sahte bir dünyaya kendimizi hapsederiz. Zannederiz ki yapmadıklarımız, yapamadıklarımızdır. İşte bu yüzden kelimeler arasındaki farkları bilmek ve kelimeleri doğru kullanmak çok önemli, insan olarak bizi diğer canlılardan ayıran özelliklerimizden biri de hayatı ve bu hayatta olanı biteni anlamlandırabilme ve kelimeler ile ifade edebilme becerimizdir. Kullandığımız kelimeler bizim gerçekliğimizi belirler. Dolayısıyla ben mazeret ile bahane arasındaki farkı bilirsem, kelimeleri doğru kullanırsam, ona göre davranırım ve davranışlarım da hayatıma yön verir.
Peki ama bahane kötü bir şeymidir? Ne münasabet, kötü değil ama çocuklara yakışan bir şeydir. Çocukların isteklerini ve arzularını gerçekleştirmek için başvurdukları kolay, sevimli bir yoldur. Gelişen, hayatta ilerleyen insanların ise zamanla bahaneleri azalır, bahanelerin yerini net ifadeler, kararlı bir duruş, dürüst bir sadelik ve kendini cesurca ortaya koyma hali alır. Oynamayı bilmeyene oyna demişler, yerim dar demiş… Ne kadar kurnazca düşünülmüş bir o kadar da yaratıcı bir bahane değil mi? Oysa ki bahane uydurmaya sarfettiğin efor yerine yalın bir şekilde oynayamıyorum desen, belki de birisi elinden tutup, oyuna dahil edecek seni ve sen oynamayı öğreneceksin… Belki de hiçbirşey söylemeden, sadece kalkıp oynama cesaretini göstersen, sahnenin yıldızı sen olacaksın, müthiş eğleneceksin. Denemeden bilemezsin, ancak denemek icin ise bahaneleri bir kenara bırakmasını bileceksin.
Ağustos 2025 / Gülsen ADALI
Sie müssen den Inhalt von reCAPTCHA laden, um das Formular abzuschicken. Bitte beachten Sie, dass dabei Daten mit Drittanbietern ausgetauscht werden.
Mehr Informationen